Rıfat Serdaroğlu: NEDEN KAPIŞTILAR?
Erdoğan-Fethullah Gülen dostluğunun en az 30 yıllık geçmişi vardır.
İlişkileri hep karşılıklı iyi niyet ve saygı kuralına dayanırdı! Birinin Belediyelerdeki işleri halledilir, diğeri seçimlerde onu destekler, eldeki basın organlarıyla parlatırdı. Erdoğan her gördüğünde ceketini ilikler ve Gülen’in elini öperdi!
Erdoğan, siyasetin basamaklarını koşar adım çıktıkça bu duygusal (!) alışverişlerin çapları da büyümeye başladı! Öyle bir an geldi ki, iki taraf ta ekonomik ve siyasi güç doygunluğa ulaştı ve ikisinde de şöyle bir düşünce
etkin olmaya başladı; “Yahu, her şeyi ben yapıyorum, yetki bende, niçin bununla paylaşıp ona daha fazla güç vereyim?”
Bu düşünce adamın kafasına girince, içine kurt kaçmış ağaç gibi insanı çürütür. Artık uykular haram, yastıklar diken olur! Adamın sinir sistemi alt üst olur!
Hele eğitimsizlerse! Bu ikili eğitimli mi?
Birisinin ilkokul diploması var mı yok mu tartışılır!
Diğerinin diploması sahte mi, düzmece mi hala belli değil!
İkisinin de vatan sevgisi eşit!
Biri, seccademi koyduğum yer vatanımdır deyip, 19 yıldır çan sesleriyle yaşar!
Diğeri, kendi ülkesi dahil 22 Müslüman ülkeyi paramparça edecek bir projeye Eşbaşkan olur!
Size iki örnek vermek isterim;
-Siz eğitimli insanların oturduğu bir mahallede, çocukları kavga etti diye ailece taşla-sopalarla-baltalarla birbirine girip kafa göz yaran, ölümle sonuçlanan bir kavga gördünüz mü? Göremezsiniz! Eğitimli insan bir problem varsa emniyet güçlerini haberdar eder ve hakkını yargıda arar.
-Bir de Suriyelilerin bulunduğu mahalle ve kamplardaki kavgalara bakın. Vahşetin dik alasını bu cehalet ortamında görürsünüz.
İşte bu ikilinin kavgası da böyle kanlı oldu! Hala da devam ediyor.Onları buraya getiren kim?
Nisan 2016 da “FETÖ’DEN SONRA” kitabımın giriş kısmında şunları yazmıştım;
“2013 yılına girdiğimiz günlerde Cemaat Televizyonlarında bir reklam dönmeye başlamıştı. Yemyeşil çayırlarla çevrili büyük bir arazide iki komşu gülerek keyif içinde kardeş, kardeş koltuklarında oturuyorlardı. Aniden hava kapanıyor ve fırtına başlıyordu. İki komşu önce tartışıyorlar, sonra aralarına çit çekip arazilerini ayırıyorlar, en sonunda da tekme-tokat birbirlerine girip kafa göz yarıyorlardı! Sonunda ekranda bir yazı beliriyor ve soruyordu;
“Beraber kardeş-kardeş yaşamak varken bu kavga niye?”
İşte hem 17/25 Aralık rezaletinin hem de Cemaat- AKP koalisyonunun bir belgesi daha!
Cemaat bu reklam filmiyle Erdoğan’a şunu söylüyordu;
“Bak akıllı ol! Senin ve adamlarının neler yaptığını biz biliyoruz. Elimizde belgeleri var. Gel eskisi gibi bize teslim ol. Bu kavga iki tarafa da zarar verir.”
Erdoğan dinlemeyince kıyamet 17/25 Aralık’ta koptu!
Hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet- devleti dolandırmak-devlet gücünü kullanarak soygun yapmak gırla gidiyordu. Dönemin Başbakanının “Sıfırlama” konuşmaları, oğlu ile yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları hem Türkiye’de hem de dünyada şov programlarına meze oluyordu.
Binlerce yıllık devlet deneyimi olan Türk Devleti, dünyaya rezil olmuştu…
Erdoğan bu saldırıya karşı devlet gücünü sopa yapıp eski ortağı cemaatin kafasına indirerek cevap verdi. 17/25 Aralık rezaletinin adı aniden “Darbe Girişimi” yapıldı. Yandaş Tv ve gazeteler gece gündüz bir şarkı tutturdular. Darbe de darbe, darbe de darbe!
Merkez medya dahil hiç kimse “ne darbesi kardeşim, düpedüz soygun bu, hırsızlar da belli” diyemedi, korktu! Hırsızlığın adı darbe oluverdi!
Sonradan dünyanın en garip darbe girişimi bir kez de 15 Temmuz yapıldı!
Bu da nasıl darbe ise ne lideri ne hedefi belli değildi. Erdoğan 15 Temmuz için “Bu olay bizim için bulunmaz bir nimettir” deyip olağanüstü hâl ilan etti ve aynı gün 100 binden fazla insanın kurumlarıyla ilgisi kesildi, tutuklamalar oldu! Sadece bu kadar çok kişinin adını adresini, mesleğini, eğitim durumunu yazmaya kalksanız, aylar sürecek bir sorgulama 1 gün içinde bitirilmişti.
AKP ve FETÖ arasındaki kavganın geçek sebebi görüldüğü gibi tamamen duygusaldı!
Erdoğan daha sonra “Bizim FETÖ ile menzilimiz aynıdır” dedi!
Erdoğan ve FETÖ’nün ortak menzili ne idi? Daha fazla demokrasi mi? Gerçek Hukuk Devleti mi? Türk Milletinin daha çok zengin olması mı? Neydi bu ikilinin ortak hedefi? Neydi?
Bunların hedefi, bir kısmı Kürdistan olacak Federe İslam Devleti idi.
Taa Sevr’den beri…
Değerli Okurlar;
Kan kanla, kötü kötüyle temizlenmez.
Bu rezillikleri sona erdirmenin, yapanlardan hesap sormanın, Türk Milletinin kaynaklarını sömüren kan emicilerinin hesaplarının görülmesi, gerçek demokratik rejimde, gerçek hukuk devletinde olur.
Ne zaman ki Türk Milleti bunun farkına varacak, problemler teker-teker çözülür.
Haa Türk Milleti hala uyumaya devam ederse ne olur?
Kendi düşenin ağlama sızlanma hakkı yoktur. Önüne baksaydın, yıllardır sana doğru yolu gösterenlere sahip çıksaydın, derler adama…
Erdoğan-Fethullah Gülen dostluğunun en az 30 yıllık geçmişi vardır.
İlişkileri hep karşılıklı iyi niyet ve saygı kuralına dayanırdı! Birinin Belediyelerdeki işleri halledilir, diğeri seçimlerde onu destekler, eldeki basın organlarıyla parlatırdı. Erdoğan her gördüğünde ceketini ilikler ve Gülen’in elini öperdi!
Erdoğan, siyasetin basamaklarını koşar adım çıktıkça bu duygusal (!) alışverişlerin çapları da büyümeye başladı! Öyle bir an geldi ki, iki taraf ta ekonomik ve siyasi güç doygunluğa ulaştı ve ikisinde de şöyle bir düşünce
etkin olmaya başladı; “Yahu, her şeyi ben yapıyorum, yetki bende, niçin bununla paylaşıp ona daha fazla güç vereyim?”
Bu düşünce adamın kafasına girince, içine kurt kaçmış ağaç gibi insanı çürütür. Artık uykular haram, yastıklar diken olur! Adamın sinir sistemi alt üst olur!
Hele eğitimsizlerse! Bu ikili eğitimli mi?
Birisinin ilkokul diploması var mı yok mu tartışılır!
Diğerinin diploması sahte mi, düzmece mi hala belli değil!
İkisinin de vatan sevgisi eşit!
Biri, seccademi koyduğum yer vatanımdır deyip, 19 yıldır çan sesleriyle yaşar!
Diğeri, kendi ülkesi dahil 22 Müslüman ülkeyi paramparça edecek bir projeye Eşbaşkan olur!
Size iki örnek vermek isterim;
-Siz eğitimli insanların oturduğu bir mahallede, çocukları kavga etti diye ailece taşla-sopalarla-baltalarla birbirine girip kafa göz yaran, ölümle sonuçlanan bir kavga gördünüz mü? Göremezsiniz! Eğitimli insan bir problem varsa emniyet güçlerini haberdar eder ve hakkını yargıda arar.
-Bir de Suriyelilerin bulunduğu mahalle ve kamplardaki kavgalara bakın. Vahşetin dik alasını bu cehalet ortamında görürsünüz.
İşte bu ikilinin kavgası da böyle kanlı oldu! Hala da devam ediyor.Onları buraya getiren kim?
Nisan 2016 da “FETÖ’DEN SONRA” kitabımın giriş kısmında şunları yazmıştım;
“2013 yılına girdiğimiz günlerde Cemaat Televizyonlarında bir reklam dönmeye başlamıştı. Yemyeşil çayırlarla çevrili büyük bir arazide iki komşu gülerek keyif içinde kardeş, kardeş koltuklarında oturuyorlardı. Aniden hava kapanıyor ve fırtına başlıyordu. İki komşu önce tartışıyorlar, sonra aralarına çit çekip arazilerini ayırıyorlar, en sonunda da tekme-tokat birbirlerine girip kafa göz yarıyorlardı! Sonunda ekranda bir yazı beliriyor ve soruyordu;
“Beraber kardeş-kardeş yaşamak varken bu kavga niye?”
İşte hem 17/25 Aralık rezaletinin hem de Cemaat- AKP koalisyonunun bir belgesi daha!
Cemaat bu reklam filmiyle Erdoğan’a şunu söylüyordu;
“Bak akıllı ol! Senin ve adamlarının neler yaptığını biz biliyoruz. Elimizde belgeleri var. Gel eskisi gibi bize teslim ol. Bu kavga iki tarafa da zarar verir.”
Erdoğan dinlemeyince kıyamet 17/25 Aralık’ta koptu!
Hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet-
Binlerce yıllık devlet deneyimi olan Türk Devleti, dünyaya rezil olmuştu…
Erdoğan bu saldırıya karşı devlet gücünü sopa yapıp eski ortağı cemaatin kafasına indirerek cevap verdi. 17/25 Aralık rezaletinin adı aniden “Darbe Girişimi” yapıldı. Yandaş Tv ve gazeteler gece gündüz bir şarkı tutturdular. Darbe de darbe, darbe de darbe!
Merkez medya dahil hiç kimse “ne darbesi kardeşim, düpedüz soygun bu, hırsızlar da belli” diyemedi, korktu! Hırsızlığın adı darbe oluverdi!
Sonradan dünyanın en garip darbe girişimi bir kez de 15 Temmuz yapıldı!
Bu da nasıl darbe ise ne lideri ne hedefi belli değildi. Erdoğan 15 Temmuz için “Bu olay bizim için bulunmaz bir nimettir” deyip olağanüstü hâl ilan etti ve aynı gün 100 binden fazla insanın kurumlarıyla ilgisi kesildi, tutuklamalar oldu! Sadece bu kadar çok kişinin adını adresini, mesleğini, eğitim durumunu yazmaya kalksanız, aylar sürecek bir sorgulama 1 gün içinde bitirilmişti.
AKP ve FETÖ arasındaki kavganın geçek sebebi görüldüğü gibi tamamen duygusaldı!
Erdoğan daha sonra “Bizim FETÖ ile menzilimiz aynıdır” dedi!
Erdoğan ve FETÖ’nün ortak menzili ne idi? Daha fazla demokrasi mi? Gerçek Hukuk Devleti mi? Türk Milletinin daha çok zengin olması mı? Neydi bu ikilinin ortak hedefi? Neydi?
Bunların hedefi, bir kısmı Kürdistan olacak Federe İslam Devleti idi.
Taa Sevr’den beri…
Değerli Okurlar;
Kan kanla, kötü kötüyle temizlenmez.
Bu rezillikleri sona erdirmenin, yapanlardan hesap sormanın, Türk Milletinin kaynaklarını sömüren kan emicilerinin hesaplarının görülmesi, gerçek demokratik rejimde, gerçek hukuk devletinde olur.
Ne zaman ki Türk Milleti bunun farkına varacak, problemler teker-teker çözülür.
Haa Türk Milleti hala uyumaya devam ederse ne olur?
Kendi düşenin ağlama sızlanma hakkı yoktur. Önüne baksaydın, yıllardır sana doğru yolu gösterenlere sahip çıksaydın, derler adama…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder